Türkiyenin ilk toplu öğrenci katliamı sayılan 16 Mart 1978deki o bombalama eylemiyle ilgili gazetem.net'te yayınlanan yazı:
Zülküf ile Süheyl
Günlerden 16 Marttı.
Zülküf İsot Karstan gelmişti İstanbula
Ülkücü arkadaşları Önemli bir iş var demişti, ne olduğunu bilmiyordu.
Gitme diyen ablasına Gitmezsem vururlar beni dedi.
Sabah, Beyazıt meydanına, içinde polislerin de olduğu bir minibüsle getirildi.
Minibüste gözüne bir bomba ilişmişti.
* * *
Aynı sabah Süheyl Atay, 5.57 trenindeydi.
Her gün o trene binmezse 7.45te Süleymaniyede devrimci grubu yakalayamıyor, okula onlarla gitmezse derslere giremiyordu. Ülkücü işgalindeki okula yalnız giden bir devrimcinin can güvenliği yok demekti.
Dersten sonra gördüğü hocası Server Tanilliyi tedirgin bulmuştu:
Bugün bir olağanüstülük var. Dikkatli olun demişti Server hoca
O gün, onun da son dersiydi.
* * *
Minibüste Zülküfün yanında kan kardeşi gibi sevdiği Latif Aktı vardı.
Her eylemde birlikteydiler. En son birine işkence yapmışlardı. Zülküf, cop sokmuş; ama sonra, yaptığından çok rahatsız olmuştu.
Bu kez minibüstekiler Merak etme, sana iş düşmeyecek diyordu.
Zülküf bekliyordu.
* * *
Dersten sonra Süheyl, 150 kişilik grupla okul çıkışına geldi. Ancak bir tuhaflık vardı. Kendilerini hep arka kapıdan çıkaran polis, bu kez telaşla ön kapıya yönlendiriyordu.
Üstelik her zaman çıkışta çevrelerine bir güvenlik kordonu kurarken, bu kez üniversite kapısında geri çekilivermişlerdi.
Korktu Süheyl
Arkadaşı Ahmet Turanın önüne geçti. Yiğitliğe toz kondurmamak için adımlarını hızlandırmadılarsa da bir an önce uzaklaşabilmek için sabırsızdılar.
* * *
Süheyl ve arkadaşları uzaklaşırken Zülküf ve arkadaşları yaklaştı.
Son anda bombayı Zülküfün eline verdiler: Sen atacaksın dediler.
Görevinin bu olduğunu bilmiyordu Zülküf
Allahsızlar diye geçirdi içinden
Koşarak gruba yaklaştı, bombayı savurdu ve kaçtı.
* * *
Süheyl 5 saniye önce köşeyi dönmüştü. Bombayla 1,5 metre ötedeki duvara savruldu. Ardından kurşun yağmuru başladı. Ortalık bir anda savaş alanına dönmüştü.
Koşarak kaçtı Süheyl...
Az önce önüne geçtiği arkadaşı Ahmet Turan meydanda yatıyordu. Ölmüştü.
* * *
Ertesi günkü cenazede hem Süheyl, hem Zülküf vardı.
Süheyl, arkadaşlarını son yolculuğa uğurlama amacıyla gelmişti; Zülküf, katillerin mutlaka cinayet mahalline döndüğünü kanıtlayan bir içgüdüyle
Süheyl, eve dönüp 48 saatlik bir uykuya gömüldü. Aylarca her gece bağırıp ağlayarak uyandı.
Zülküf, ablasının yanına döndü. Dizine yatıp Çığlıklar hala kulağımda çınlıyor diye ağladı.
Sabaha kadar Olmamalıydı
günah
yazık
çok pişmanım diye sayıkladı.
* * *
Davadan döneceği anlaşılan Zülküf, 3,5 ay sonra kan kardeşi saydığı Latif tarafından şakağından kurşunlanarak öldürüldü.
Süheyl, okulu bitirip avukat oldu ve katledilen arkadaşlarının davasında cübbe giydi.
Zülküfün ablası o davada bildiklerini anlatarak devlet sırrını ele verdi.
Türkiyenin ilk toplu öğrenci katliamı sayılan 16 Mart 1978deki o bombayla açılan kanlı dönemde 6 bin kişi teröre kurban gitti.
16 Mart katliamının 27. yıldönümünde Süheyl, asıl suçlunun Zülküfler olmadığını, işin ardında daha büyük bir örgütlü güç olduğunu söylüyor.
O örgütlü güç ise, aradan geçen 27 yıla rağmen hala ortaya çıkarılamamış olmanın keyfini sürüyor.
16 Mart 2005, Çarşamba